Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ürdün'ün başkenti Amman'da, Ürdün, Irak, Lübnan ve Suriye dışişleri ve savunma bakanları ile genelkurmay başkanları ve istihbarat başkanlarının katılımıyla gerçekleştirilen tarihi bir toplantının ardından ortak bir basın toplantısı düzenledi. Bu toplantının, Suriye ve komşu dört ülke arasındaki iş birliğini güçlendirmeyi ve bölgedeki kronik sorunları çözmeyi amaçladığını belirten Hakan Fidan, "Beş ülke olarak, bölgemizdeki sorunları birlikte çözme yolunda bir araya geldik. Görüşmelerimiz bir süredir devam ediyordu. Bölge ülkeleri olarak sorumluluklarımızı üstlenmeli, aksi takdirde bu sorunlar küresel boyutlara ulaşır ve küresel aktörlerin bölgemize müdahalesine yol açar. Bu müdahale ise çözümden çok yeni problemlere sebep olur," dedi.

Suriye'de İstikrarın Sağlanması ve Terörle Mücadele

Bakan Fidan, toplantının ana gündem maddelerinin başında terörle mücadele ve Suriye’nin istikrarı yer aldığını belirtti. "Başta terörle mücadele olmak üzere, Suriye’nin istikrarını sağlamak için tüm konuları masaya yatırdık. Bölgedeki terör faaliyetlerini ele aldık ve özellikle Suriye’de yeni kurulan hükümete destek verme kararlılığımızı vurguladık. Amacımız, bu hükümetin istikrarını sağlamak ve herhangi bir provokasyonun önünü kesmek," dedi. Fidan, Suriye hükümetinin son dönemde provokasyonlara karşı sergilediği uzlaşmacı tavrın, bölgedeki bazı aktörler tarafından engellenmeye çalışıldığını ifade etti. "Son günlerde Suriye hükümeti, özellikle mezhebi ve etnik azınlıklara yönelik uzlaşıcı bir politika izliyor. Ancak bu durumu bozmak isteyen bazı gruplar, provokasyonlara zemin hazırladı," diye ekledi.

Provokasyonlara Karşı Uyanıklık ve Suriye'nin Birlikte Desteklenmesi

Fidan, Lazkiye'deki son olayların, provokasyonların tetiklediği bir durum olduğunu belirterek, "Suriye’deki etnik ve dini gruplar arasında huzuru sağlamak adına hükümetin yaptığı çalışmalar önemli. Ancak, bu çabaların engellenmeye çalışıldığına şahit oluyoruz. Özellikle Alevi, Hristiyan, Dürzi ve Nusayri gibi azınlık gruplarının bu provokasyonlardan uzak durması gerektiğini vurgulamak önemlidir," dedi. Fidan, bölge ülkelerinin istikrarsızlığı artıracak hiçbir girişimi desteklemediklerini ve sivil halkın haklarının her zaman korunması gerektiğini de ifade etti.

DEAŞ’a Karşı Ortak Mücadele ve İsrail’in Yayılmacı Politikaları

Bakan Fidan, toplantıda, DEAŞ’a karşı ortak bir operasyon ve istihbarat paylaşım mekanizması kurma kararı aldıklarını açıkladı. "Bölge ülkeleri olarak DEAŞ’a karşı ortak bir mekanizma kurma kararı aldık. Bu konuda önümüzdeki dönemde çalışmalarımıza hız vereceğiz," dedi. Ayrıca, İsrail’in bölgedeki yayılmacı politikalarına karşı da ortak bir duruş sergileme kararlılığını vurgulayan Fidan, "Bölgedeki ülkeler olarak ortak bir tutum sergileyerek bu politikalara karşı duracağız," dedi. Ayrıca, PKK’nın bölgeden temizlenmesi ve silahlı terör faaliyetlerinin son bulması gerektiğini de belirterek, "Irak, Suriye ve Türkiye için ortak düşman olan PKK'nın silahlı faaliyetlerini durdurmak bizim önceliğimizdir," şeklinde konuştu.

Bölgesel İş Birliği ve Gelecek Planları

Bakan Fidan, toplantının sonucunda 2025’te Türkiye’de bir sonraki toplantıyı yapmayı planladıklarını açıkladı. Terörle mücadele, DEAŞ’ın yeniden yapılanmasını engellemek ve bölgedeki güvenliği sağlamak amacıyla beş ülke olarak iş birliğini güçlendirme kararlılığını vurguladı.

Provokasyonların Önü Kesilmeli

Hakan Fidan, Lazkiye’deki olaylarla ilgili olarak, "Suriye'deki yeni hükümetin sergilediği uzlaşmacı politika, bazı aktörler için sorun oluşturdu. Bu nedenle, provokasyonlar ortaya çıkmaya başladı. Ancak, uluslararası platformlarda yürütülen bazı propagandaların da bu olayların olumsuz etkisini artırdığını göz ardı edemeyiz. Bu nedenle provokasyonların önünü kesmek ve istikrarı sağlamak için kararlı olmalıyız." dedi. 

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bir gazetecinin Türkiye ve Arap ülkelerinin terör algısı konusunda yönelttiği soruya şu şekilde yanıt verdi: "Nasıl ki DEAŞ, Arapları temsil etmiyorsa, PKK da Kürtleri temsil etmiyor. Bu ayrımı çok net bir şekilde yapmamız gerekiyor. PKK, şu anda Türkiye'de 1 metrekare bile toprak kontrol edemiyor, hiçbir şekilde işgal gerçekleştiremiyor. Ancak Suriye'nin üçte birini işgal etmiş durumda ve enerji kaynaklarının başına oturmuş durumda. Irak Kürdistanı'nda ise 700 köyü işgal etmiş, Sincar'ı ele geçirmiş ve bazı diğer bölgeleri de kontrol altına almış durumda. Bu durum sadece Türkiye'nin değil, aynı zamanda Irak, Suriye ve İran’ın da ortak sorunudur. Yani bu, bölgesel bir sorundur. DEAŞ’a karşı hangi yöntem ve anlayışla mücadele ediliyorsa, PKK’ya karşı da aynı şekilde mücadele edilmesi gerekiyor."

Bakan Fidan, Türkiye'nin kendi sınırlarında PKK ile mücadeleyi büyük ölçüde çözmüş olmasına rağmen, bölgesel düzeyde bu sorunun çözülmesinin hala bir eksiklik olduğunu vurguladı: "Biz kendimize bakan kısmını çözdük. Ama Suriye’deki ve Irak’taki PKK ile mücadeleyi kim yapacak? Irak’ta silahlı grupların dolaştığı, terörizmin başını alıp gitmeye çalıştığı bir ortamda, kim bu bölgelere finansal destek getirecek? Kim bu topraklara yatırım yapacak? Meşru hükümet kuvvetlerini biz ayağa kaldırmaya çalışırken, bir taraftan Sincar’da başka bir PKK grubu faaliyet gösteriyor, Türkiye sınırına yakın başka bir bölgede ise başka bir PKK grubu var. Tabii ki, bunlar Iraklı ve Suriyeli kardeşlerimizin kendi meseleleri; ancak bu konuda da onlarla yakın bir iş birliği içerisinde çalışıyoruz. Bu, tıpkı DEAŞ ile mücadelede olduğu gibi, birlikte yapılması gereken bir şey." dedi.